HAT VE KİTABELER

Mimar. 1945 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesinde doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Sivas’ta, yükseköğrenimini İstanbul’da Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde yaptı (1969). Kısa bir dönem Bayındırlık Bakanlığı’nda çalıştı. Askerliğini yaptıktan sonra, serbest mimar olarak çalışmaya başladı.1980 yılına kadar proje müellifliği, müşavirlik, inşaat ve kontrollük görevlerinde bulundu. Bu arada dini mimari yapılarıyla ilgili proje çalışmaları ve uygulamaları yaptı. Bu çalışmaları arasında Sivas Paşa Camii ile Adana Sabancı Merkez Camii ve Külliyesi sayılabilir.

Necip Dinç, 1980-84 yılları arasında, bir ekiple birlikte, Sivas Toptancılar Çarşısı’nın sosyal yapılarının tümünün projelendirmesi ile inşaatının kontrollüğünü yaptı. 1984-85 yıllarında, Özdemir İnşaat firmasının Libya’nın Ziliten kentinde yapımını üzerine aldığı Abdüsselam el-Esmeri Camii, türbesi ve külliyelerinin projelerini hazırladı, uygulamalarını yürüttü. Bu arada bir başka firmanın yaptığı Abdünnur Camii’ni de devralarak bitirilmesini sağladı. Bütün bu projeler klasik Arap mimarisi tarzındaki çalışmalardır.

Dinç, Türkiye’ye döndükten sonra, Sivas Belediyesi’nin yaptırmakta olduğu düğün salonunun müşavirliğini üstlendi. Aynı zamanda, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Camii’nin ve Sivas Toptancılar Çarşısı Camii’nin post-modern tarzdaki projelerini hazırladı. 1988’de, Türkiye Diyanet Vakfı Adana Şubesi’nin öncülüğünde yapılan Sabancı Merkez Camii ve Külliyesi’nin bütün mimari projelerini ve detaylarını hazırlayarak, açıldığı tarih olan 1998 yılı Aralık ayına kadar müşavirlik hizmetlerini yürüttü.

Necip Dinç bu arada, Malatya İnönü Üniversitesi Camii ile eklentilerinin projelerini yaptı. Bu proje, yaptıranlarının isteği üzerine, Adana Sabancı Merkez Camii gibi klasik mimari tarzı ağırlıklıdır. Çağdaş mimarinin üsluplarından ve olanaklarından da yararlanarak, ortaya çıkardığı bu proje, meslek yaşamının önemli çalışmalarından birisidir. Dinç’in son çalışmalarından biri de, Rusya’nın Kosturma kentinde yaptığı cami ve eklentileriyle, hazırladığı küçük bir külliye tasarımıdır. Bu proje, yerel mimari tarzın ağırlıkta olduğu bir sentez çalışmasıdır.

Günümüzün Mimar Sinan’ı olarak değerlendirilen Necip Dinç’in yaptığı Adana Sabancı Merkez Camii ve Külliyesi Ortadoğu’nun dördüncü büyük Camiidir. 32 metre çapındaki kubbesi Türkiye’nin en büyük kubbesi olma özelliğini taşımaktadır. 6600 metrekarelik alana oturan cami 28 bin kişiyi içinde barındıracak büyüklüktedir. Mimar Necip Dinç, burada Osmanlının kültür birikimini, dünya görüşünü, zarafetini, terkibini kullanarak Osmanlı mimarisinin özüne sadık kalmıştır. Kendi iç dünyasında inançları, ananeleri, gelenek ve göreneklerini aksettirdiği bu eserleri Selimiye Camii’nin eşi, Sultanahmet Camii’nin kardeşi, Kocatepe Camii’nin çağdaşı olarak değerlendirenler vardır.  

Cami dokuz fil ayağı üzerine oturur ve klasik Osmanlı mimarisi tarzında yapılmıştır. Mimar, bu camide kullanılan her kitleyi bir simge ile ifade etmiştir: Örneğin 4 yarım-kubbe, 4 kitabı, 4 halifeyi, 4 mezhebi simgelemektedir.  5 kubbe, İslâm’ın 5 şartına; 6 minare imanın 6 şartına; 32 metre çaplı ana kubbe 32 farza; avludaki 28 kubbe Kuran’da adı geçen 28 peygambere; ana kubbedeki 40 pencere Hz. Muhammed’in peygamber olduğu yaşa ve 40 rekât namaza; 99 metrelik 4 minare Allah’ın 99 adına karşılık gelmektedir…

Dinç’in yine son çalışmalarından biri olarak saydığımız ve temeli 25 Şubat 1993 tarihinden atıldıktan on yedi yıl sonra kısmen ibadete açılan Malatya İnönü Üniversitesi Camii ve Kültür Merkezi’dir. İnşaatı, esas mekân ve şadırvanlı avlu olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Bu oluşum birçok açıdan kolaylık sağlayacak dilatasyon (fazla uzun yapıları düşey ve yatay yükler sonucu çatlamasına engel olabilmek amacıyla, belirli uzunluktaki bölümlere ayırmaya yarayan boşluk) ile ayrılmıştır. Kuzey-Güney istikametindeki kod farkından yararlanılarak şadırvanlı avlu iki katlı olarak tasarlanmıştır. Alt katı, Kültür Merkezi olarak görev yapacak olan 2500 metrekarelik bir alandır. Diğer katta konferans salonları, kütüphane, okuma salonları bulunmaktadır. Proje bir şiir gibi gökyüzüne yükselen estetiği ile cami bahçesi geniş ve kullanılabilen alanlarıyla Malatya’nın cazibe ve çekiciliğini doruğa çıkarmaktadır... 

Bu projede, Mimar Sinan’ın hayatı boyunca sabırlı bir arayışla ortaya koyduğu bütün eserlerinin sentezi ve özeti diyebileceğimiz Selimiye Camii esprisi esas alınarak, bu çerçeve içerisinde planda, mekânda ve cephede ahenk, uyum açısından en mükemmeli yakalayabilme düşüncesi ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Kendisi de bir Mimar Sinan ve klasik Osmanlı mimarisi hayranı olan Mimar Necip Dinç, kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle diyor:

Michelangelo’nun meşhur Musa heykelinin bir hikâyesi vardır. Heykeli o kadar gerçekçi yapmış ki bitirince  ‘Konuş’ diyor heykeltıraş. Heykel konuşmayınca da çekici vurduğu gibi kolunu kırıyor. Allah yarattığı mahlûkunun içine his yerleştirmiş, akıl yerleştirmiş, şuur yerleştirmiştir.  Hâlbuki o sadece sureti yaptı, sireti (ahlakı, karakteri) yapamadı. Ama bunun farkında değil. Bizim sanatçılarımız yaptıkları eserlerine suretin yanında bir de siret, mesaj yerleştirmişler. Taşların dili diyoruz, Mimar Sinan için ‘Taşla konuşan deha’ deniyor. Ecdadımız bize bu eserleriyle geçmişten mesaj veriyorlar.”